Fenle Hayat

Elektriksel olarak yüklenen fırtına bulutlarının içinde, fırtına bulutları arasında ya da fırtına bulutu ile yer arasında gerçekleşen yük aktarımları yıldırımları oluşturur. Yıldırımlar esnasında yıldırım hattının etrafındaki havanın sıcaklığı 30.000 ℃'ye (bu değer Güneş'in yüzey sıcaklığının yaklaşık beş katına eşittir) ulaşabilir. Bu süreçte ısınan havanın basıncı normal atmosfer basıncının 10-100 katına çıkabilir ve hava ani bir şekilde genleşir. Bu durum yıldırım hattı boyunca havada (sonik patlamalar sırasında olduğu gibi) şok dalgalarının oluşmasına neden olur. Gök gürültüleri sırasında duyduğumuz patlamaya benzer sesler bu durumdan kaynaklanır. Gök gürültüsü, yıldırımın oluşma şekline ve konumuna bağlı olarak ani ve şiddetli bir çatlama sesi ya da daha alçak sesli ve uzun süreli gümbürtüler şeklinde duyulabilir. Yıldırım olmaksızın gök gürültüsünün ortaya çıkması mümkün değildir. Ancak yıldırımların oluşması için her zaman fırtına bulutlarına ihtiyaç yoktur. Yıldırı

Uluslararası Uzay İstasyonu'ndaki bir astronot tarafından çekilen fotoğrafta bulutların kralı olarak bilinen kümülonimbus bulutları görülüyor. Fotoğraf uzay istasyonu Senegal-Mali sınırı yakınlarında, Batı Afrika üzerindeyken çekildi. Kümülonimbus bulutları dolu, yıldırım, hortum, sağanak yağış oluşturan bir bulut türüdür ve bu nedenle fırtına bulutu olarak da isimlendirilir. Sıcak ve nemli hava kütlelerinin yukarı ve aşağı yönlü hareketleri sonucu oluşurlar. Bir kümülonimbus bulutu ''hayatına'' çoğunlukla iyi havanın işareti sayılan kümülüs bulutu olarak başlar. Yerin yüzeyine yakın hava ısındıkça yükselir ve soğur. Atmosferde yukarı doğru çıkıldıkça hava basıncı düştüğünden, yükselen hava kütlesinin hacmi artar. Bu süreç hava kütlesinin  sıcaklığının daha da düşmesine neden olur. Soğuyan hava kütlesinin içindeki gaz halindeki su molekülleri yoğunlaşmaya başlar. Su gaz halden sıvı hale geçerken ısı yaydığı için, etrafındaki hava ısınır ve daha kararsız hale gel

Türkiye bitki örtüsü içinde tarih boyunca tedavi amaçlı olarak kullanılmış, hala da kullanılan bitki türlerinden çok sayıda vardır. Eğir otu da ( Acorus sp. ) bu bitki türlerinden biridir. Hazanbel olarak da bilinen eğir otu çok yıllık otsu bir bitkidir. Mayıs, haziran aylarında çiçek açarlar. Durgun akan akarsu ve göl kenarlarında yaşarlar. Boyları 150 cm kadar olabilir. Geleneksel tıpta da tıbbi amaçlı kullanıldığı için, içerdiği kimyasallar (özellikle uçucu yağlar) nedeniyle günümüzde eczacılık alanlarında araştırılmaya devam ediliyor. Güzel kokulu bataklık bitkisi olarak da tanımlanır. Ülkemizde genellikle 1000 metre rakıma kadar olan yerlerde bulunurlar. Ancak Himalayalar'da 2200 metre yükseklikte yaşadığı biliniyor. Bolu, Isparta, Konya ve Sakarya illerinde kayıtları vardır.

Toprak hiç kuşkusuz yaşamın en önemli ve vazgeçilmez unsurlarından biri. Üzerine şiirler yazılıp türküler yakılan, Anadolu insanının ‘ana’ diye tanımladığı yeryüzünün bu doğurgan örtüsünün yok olması, yaşamın yok olması anlamına geliyor. Canlıların yaşamlarını sürdürmek için ihtiyaç duyduğu besin ve enerjinin temelini oluşturan fotosentez ve doğadaki madde döngüleri büyük ölçüde toprağa bağlı. Ancak toprağı dünyanın vazgeçilmez unsurlarından yapan tek neden bu değil. Toprak aynı zamanda pek çok canlı için yuva ve sığınak görevi yapıyor. Yer kabuğuna göre çok ince olan bu örtü binlerce canlı türüne yaşam ortamı sağlıyor. Toprakta yaşayan hayvan gruplarının bazıları (örneğin toprak solucanı, danaburnu, kırkayak, köstebek) yaşamlarının tüm evrelerini toprakta geçirirken bazı gruplar (örneğin ağustos böceği, bazı kelebek türleri) yaşamlarının sadece belirli bir evresinde (örneğin larva ya da pupa evresi) toprakta bulunuyor.

ÇEVRE NEDİR? Canlıların içerisinde yaşadıkları ortama  çevre  denir. Canlılar ve cansız maddeler çevreyi oluşturur. İnsanlar yaşamsal faaliyetlerini yerine getirebilmek için çevreden yararlanır. Beslenme, su, ısınma, barınma ihtiyaçlarını giderebilmek için çevresinde birtakım değişikliklere neden olur. Doğal kaynaklar azalır, küresel ısınma oluşur, çevre kirlenir. ÇEVRE SORUNLARININ SEBEPLERİ İnsanların kaynakları aşırı tüketmesi Plansız kentleşme Hızlı nüfus artışı Sanayileşme Ormanların yok edilmesi Canlıların neslini tüketilmesi KİRLİLİK ÇEŞİTLERİ Hava Kirliliği Evlerden, otomobillerden, fabrikalardan  salınan zehirli gazlar havayı kirletir. Su Kirliliği Çevreye salınan kirli sular deniz ve gölleri kirletir. Buralardaki canlıları ve bizi olumsuz etkiler.     

Genel anlamda hayvan neslinin tükenmesinin en büyük nedeni insan oğlunun faaliyetleridir. Hayvanların yaşam alanlarını gasp etmek bir yana kalan az miktardaki alanların da tahribatı birçok türün yok olması ya da yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olmasına neden olmaktadır. Nesli yok olmuş olan hayvanlarla ilgili artık bir şey yapılamayacağından ancak buna neden olan hatalardan ders çıkarılabilir ve hali hazırda nesli tehlikede olan hayvanların bilincinde olup onların koruma altına alınmasıyla ilgili çalışmalar yapılabilir. Bu bağlamda hazırlanmış olan blog, nesli tehlike altınd aki hayvanlarla ilgili bilgilendirme yapmak amacıyla hazırlanmıştır. Faydalı olması dileğiyle. ALAGEYİK Göçmen olmayan ve sürü oluşturak yaşamını sürdüren, kürek boynuzlu ve benekli gececil bir geyik türüdür. En saf alageyikler tüm dünyada sadece Antalya’da bulunur. Yöre halkı tarafından Benekli geyik olarak da adlandırılırlar. Çok az miktarda olsalar da Bolu Dağlarında da görülme imkanları